Balıkesir’de son dönemde su faturalarındaki artış, pek çok vatandaşın gündeminde önemli bir yer tutuyor. Çoğu kişi, bu artışı BASKİ’nin yaptığı bir zam olarak değerlendirirken, işin aslı biraz daha derinlerde yatıyor. Bu meseleye yüzeysel bakmak yerine, biraz daha detaylarına inmek gerekiyor.
***
Öncelikle şunu net bir şekilde ortaya koymak lazım: Su fiyatlarındaki yükseliş, keyfi bir zam değil, uzun süredir biriken maliyetlerin güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bir durum. Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (BASKİ) geçmişten gelen bir mali yükü var. Önceki dönemlerde elektrik giderlerinin tam olarak karşılanmadığı ve bunun borç olarak biriktiği biliniyor. Su, kaynağından çıkıp musluklarımıza gelene kadar ciddi bir enerji tüketiyor ve enerji maliyetleri her geçen gün artıyor.
Bunun yanı sıra, suyun arıtılması süreci de büyük bir masraf gerektiriyor. Kimyasal ve fiziksel işlemlerle temizlenen suyun, kaliteli bir şekilde vatandaşlara ulaştırılması için ciddi yatırımlar gerekiyor. Bu yatırımların maliyeti de doğrudan fiyatlara yansıyor.
***
Bir gerçek var ki, uzun süredir Balıkesir’de su, gerçek maliyetinin çok altında satılıyordu. Belediyenin finansal yapısını sarsan bu durum, biriken borçlarla birlikte yönetimi zorlayan bir tabloya dönüştü. Üstelik, suyun fiyatı Türkiye genelinde incelendiğinde, Balıkesir’in hala birçok ile kıyasla daha makul seviyelerde olduğu görülüyor.
Öyleyse bu noktada sormamız gereken soru şu: Bugün gelen faturalar mı yüksek, yoksa geçmişte olması gerekenden daha düşük müydü? Aslında bu bir fiyat artışı değil, gecikmiş bir maliyet uyarlaması. Peki bu durum vatandaşa nasıl anlatılmalı? İşte kritik nokta burada başlıyor.
***
Doğal olarak, faturalarında artış gören vatandaşlar haklı olarak tepkili. Su, temel bir ihtiyaç ve herkesin erişilebilir bir fiyata ulaşması gerektiği su götürmez bir gerçek. Ancak vatandaşın kafasını kurcalayan asıl soru, bu artışın nedenleriyle ilgili. Önceki dönemlerde borçların birikmesi ve sürecin şeffaf bir şekilde yönetilmemesi, bugünkü tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor.
Yetkililer, su tasarrufu konusunun önemine dikkat çekerek bilinçlendirme çalışmalarına hız veriyor. Ancak bu noktada belediyeye düşen en büyük görev, vatandaşın güvenini kazanmak için daha açık ve net bir bilgilendirme yapmasıdır. Çünkü şeffaflık olmadan, bu sürecin anlaşılması da, kabul edilmesi de zor olacaktır.
***
Balıkesir’de yaşanan su fiyatlarındaki artış, yüzeysel bir ‘zam’ olarak değerlendirildiğinde, büyük bir eksiklik olur. Mesele, maliyetlerin gerçek seviyeye çekilmesi ve geçmiş dönem borçlarının etkisiyle bugüne yansıyan bir tablodan ibaret. Ancak vatandaşın da belediyenin de bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için, ortak bir noktada buluşulması gerekiyor. Çünkü su sadece bir hizmet değil, yaşamsal bir ihtiyaç. Ve bu ihtiyacın sürdürülebilir olması için çözüm üretmek, hepimizin sorumluluğunda.
