İlim Yayma Vakfı’nın 50. Kuruluş yıldönümünü kapsamında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Lisansüstü Öğrenci Buluşması’na Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın, İlim Yayma Vakfı Başkanı Necmettin Bilal Erdoğan, Üniversite Rektörü Ahmet Cevat Acar ve çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisi katıldı.
“DÜNYANIN ETİK KODLARINI KİM YAZACAK, YAZMALI MIYIZ?”
Programda konuşan İbrahim Kalın , “Akademisyenlerimize, mühendislerimize bilim ve teknoloji, yazılım alanında çalışan arkadaşlarımıza aslında çok önemli bir görev düşüyor. Bu dijital dünyanın etik kodlarını kim yazacak. Sınırları kim belirleyecek. Bir şeyin mümkün olması onun aynı zamanda gerçekleşmesi anlamına gelmeli midir? Sorusunu kim cevaplayacak. Kitle imha silahları, kimyasal biyolojik silahlar böyle ortaya çıktı. Evet, mümkün yapabiliriz ama yapmalı mıyız? Sorusu artık bilimin değil Felsefenin, dinin ahlakın sorusudur. Bu soru teknolojik imkan meselesinin ötesinde bir etik soru haline gelir. Bu soruyu hep birlikte bir sorumluluk içerisinde bu meselenin ele alınması gerekiyor. Türkiye son yıllarda özellikle üniversite alanında büyük hamleler yaptı. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız 2023 yılında da biz inşallah yeni ufuklara açılacağız. Bugün Türkiye savunma sanayi alanından kendi otomobilini üretmeye, sosyal yardım politikalarından, dış politikaya, güvenliğe kadar her alanda inanılmaz mesafeler aldı” dedi. Konuşmasının ardından Rektör Acar ve Bilal Erdoğan, İbrahim Kalın’a hediyelerini sundu. Kalın programa katılanlarla öz çekim yaptı.
“11 YIL SONRA İLK DEFA GERÇEKLEŞEN O TOPLANTI, OLUMLU BİR HAVADA GEÇTİ
Programdan sonra gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kalın, Suriye ile 11 yıl sonra ilk defa bakanlık düzeyinde gerçekleşen görüşmeye ilişkin, “Bildiğiniz gibi 28 Aralık’ta Savunma Bakanımız ve istihbarat Başkanımız, Rus, ve Suriyeli mevkidaşlarıyla Moskova’da bir görüşme gerçekleştirdiler. 11 yıl sonra Suriye rejimiyle kurulan ilk temastı bu. Şimdi o toplantı, olumlu bir havada geçti. Bundan sonra atılacak somut adımlar, sürecin bundan sonraki seyrini tabi ki belirleyecek. Bizim açımızdan sınır güvenliği, PKK terör örgütü ve onun uzantıları olan PYD ve YPG’ye karşı somut adım atılması, mültecilerin geri dönüşü ve Suriye tarafında yerlerinden edilmiş olan Suriye vatandaşlarının güvence altına alınması, aynı zamanda Astana süreci başlığı altında da Anayasa Komisyonu çalışmalarının devam etmesi bizim ana gündem maddelerimiz. Bu alanlarda ilerleme kaydetmek amacıyla bu temaslar kuruluyor ve buralarda netice aldığımız oranda da süreç hızlanacak, daha somut neticeler almamıza da imkan sağlayacaktır. Biz bunu hem ülkemizin çıkarları için hem Suriye halkının korunması, menfaatleri, hakkı, hukuku için yapıyoruz” dedi.
“BUGÜN İDLİP’TE 3 MİLYONDAN FAZLA İNSAN SIKIŞMIŞ DURUMDA”
Suriye’ye düzenlenen askeri operasyonlara ilişkin amacın hem Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak hem de Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak olduğunu belirten Kalın, “O müdahaleler olmasaydı bugün Irak sınırından Akdeniz’e uzanan bir terör koridoru, PKK, PYD, YPG yapılanmasının kontrolü altında orada kurulmuş olacaktı. Türk Askerinin oradaki kahramanca mücadelesi, Cumhurbaşkanımızın da başkomutan sıfatıyla bu süreci yönetmesi neticesinde orada bir terör koridorunun ve devletçiğinin ya da ona benzer bir yapının kurulmasına biz müsaade etmedik. Eş zamanlı olarak yeni büyük göç dalgalarının önlenmesinde de bu askeri müdahaleler, askeri operasyonlar kilit bir rol oynadı. Bugün İdlip’te 3 milyondan fazla insan sıkışmış durumda. Bildiğiniz gibi orası bir sıfır noktası, güneyden gelebilecek, rejimden gelebilecek, yahut başka bir yerden gelecek baskı, saldırı neticesinde bu insanlar harekete geçerlerse gidecekleri tek yer, Türkiye. Ama Türkiye’nin daha fazla mülteciyi alma kabiliyeti ve imkanı artık söz konusu değil. Daha fazla mültecinin bize gelmesi, ya da başka yerlere gitmesi, Avrupa’daki mülteci krizini tetikleyecek, dolayısıyla Avrupalıların Amerikalıların da Suriye’deki Türk askerinin varlığından memnun ve minnettar olması gerekir” dedi.
“CEVAP VERMEKTE EN UFAK BİR TEREDDÜT GÖSTERMEYİZ”
Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginliğe de değinen Kalın, “Bizim Yunanistan’la kavga etmekle ilgili bir gündemimiz yoktu. Bize Egede bir barış ve sükunet ortamı istiyoruz. Meselelerimizi müzakere yoluyla çözelim diyoruz. Meselelerimizi gelin kendi aramızda ikili olarak çözelim. Üçüncü tarafları sürece dahil ederek, Türkiye üzerine baskı kurma politikanızı netice vermeyeceğini, bilmeniz, görmeniz, anlamanız gerekir. Bizim çağrımız bu yönde. Bu gerilimleri, ortaya çıkabilecek muhtemel kazaları, istenmeyecek, durumları önlemek için kanalları açalım, işletelim diyoruz. Bunun için bildiğiniz gibi ben geçen ay, Brüksel’de Yunanlı mevkidaşı’mla bir toplantı yaptım. Alman mevkidaşı’mız da bu toplantıda bulundu. Orada aldığımız kararlar çerçevesinde ilerleyerek bu gerilimleri, çatışmaları asgariye indirilmesini ve bir barış müzakere yoluyla bu meselelerin çözülmesini, gerilimi düşürülmesini tercih ediyoruz. Ancak, Türkiye’ye dönük bir hak ihlali olduğunda sınır ihlali olduğunda, taciz olduğunda da bunlara cevap vermekte en ufak bir tereddüt göstermeyiz” dedi.
“BULDUĞUMUZ GAZ, MART AYI SONU KONUTLARIMIZA VERİLMEYE BAŞLAYACAK”
Karadeniz’deki doğalgaz rezervlerine ilişkin Kalın, “Mart ayı sonu itibariyle, Karadeniz’de bulduğumuz, Sakarya, sahasında bulduğumuz gaz, bildiğiniz gibi Türkiye’deki boru hatlarına dahil olacak ve konutlarımıza verilmeye başlayacak” dedi.