Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar Hatice Küçükakyüz ve Şevket Yıldırım ile bir kısım katılanlar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Savunması sorulan tutuksuz sanık Şevket Yıldırım, AYM’nin kararına katılmadığını belirterek, “Bu binanın imarında imzası bulunan birisi değilim. Patlamanın üzerinden 16 yıl geçti. Dosyayla herhangi bir ilgim yoktur. İnşaatta kullanılan malzemelerle ilgim yoktur. İnşaatın yapı ruhsatının alındığı tarih 1989’dur, ben o donem Bakırköy Belediyesinde çalışıyordum. Benim herhangi bir evrakta imzam yoktur. Suçsuzum. İskansız binanın kullanılmasına biz müdahale edemiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bir diğer tutuksuz sanık Hatice Küçükakyüz de, AYM’nin kararına katılmayarak, “Patlamadan 35 gün önce imar müdürü olarak göreve başladım. Patlamanın olduğu yerle ilgili imzam yoktur. Ruhsatlandırma, iskan verme, kaçak yapı denetimi görevlerini yapıyordum. İmar tespit edildiğinde İmar Kanununa göre işlem yapılıyordu. Patlamanın olduğu bina ile ilgili işlem olup olmadığını bilmiyorum. Göreve yeni başlamıştım.” dedi.
Söz verilen katılanlar, sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi.
Katılan avukatı Özlem Özkan, AYM’nin kararının uygulanmasını talep ederek, “Mahkeme kararına göre yaşam hakkının ihlal edildiği açıktır. Sanıkların bir kısmı mahkeme huzurunda değildir. Sanıklar mahkemeyi ciddiye almamaktadır. Sorumlu tutulması gereken kişiler haricinde bir çok kurum olmasına rağmen sadece bu dosyada 4 tane belediye çalışanı yargılanmaktadır.” diye konuştu.
– “Tüm sanıklar yargılansın” talebi
Diğer katılanların avukatları da tüm sanıkların yargılanmalarını istedi.
Mahkeme heyeti, mazeret bildiren sanık Feruz Kutsal’a bir sonraki duruşmaya katılması için davetiye çıkartılmasına, duruşmaya katılmayan ve mazeret bildirmeyen sanık Rüstem Tekin hakkında zorla getirilme kararı çıkartılmasına karar verdi.
Heyetin geçici olmasını göz önüne alan mahkeme, diğer taleplerle ilgili bir sonraki celse karar verilmesine hükmetti.
Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için erteledi.
– Davanın geçmişi
Davutpaşa’da 5 katlı Emek İş Hanı’nda 31 Ocak 2008’de meydana gelen patlamada 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi yaralanmıştı.
Ruhsatsız havai fişek atölyesinde meydana geldiği belirtilen patlamayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Zeytinburnu Belediyesinden 5, bina sahibi 2 ve patlamanın olduğu atölyeden bir kişinin cezalandırılması istenmişti.
İddianamede, Zeytinburnu Belediyesinin 5 çalışanının “görevi kötüye kullanma” ve “taksirle öldürme”, diğer 3 sanığın da “taksirle öldürme” suçunu işledikleri ifade edilmişti. Hakkında ek iddianame düzenlenerek, bu davanın sanıkları arasına katılan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış’ın da “görevi kötüye kullanma” ve “taksirle ölüme neden olma” suçlarından cezalandırılması talebinde bulunulmuştu.
Dönemin Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da Danıştay 1. Dairesinin, İçişleri Bakanlığının soruşturma izni vermemesi yönündeki kararını kaldırmasının ardından davaya dahil edilmişti. Aydın hakkında da “taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Murat Aydın, Atakan Tanış ve iş yeri çalışanı Hasan Altay hakkında isnat edilen suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmişti. Mahkeme, sanıklar Feruz Kutsal ile Rüstem Tekin’in “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 9’ar yıl hapis cezasına çarptırılmasına, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 7 yıl 6’şar aya düşürülmesine hükmetmişti.
Sanıklar Servet Kırna ile Şevket Yıldırım’ı “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçlarından 5’er yıl hapisle cezalandıran mahkeme, sanıkların duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle 4 yıl 2’şer aya indirdiği cezayı günlüğü 20 liradan 30 bin 400 lira adli paraya çevirmişti.
Mahkeme heyeti, olayın meydana geldiği binanın sahipleri Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkında da “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 6’şer yıl hapis cezası vermiş, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezayı 5’er yıla düşürmüştü.
Hatice Küçükakyüz’ün de “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 3 yıl hapsine hükmeden mahkeme heyeti, sanığın duruşmalardaki iyi halini göz önüne alarak, cezanın 2 yıl 6 aya indirilmesine ve günlüğü 20 liradan 18 bin 200 lira adli para cezasına çevrilmesine karar vermişti.
– Yargıtay aşaması
Dosyanın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanıklar Murat Aydın, Atakan Tanış ve Hasan Altay hakkındaki “beraat” kararı ile Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkındaki “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet verme” kararını onamıştı.
Feruz Kutsal, Rüstem Tekin, Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz hakkında ise “taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan değil, “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılama yapılması gerektiğine hükmeden Yargıtay, kararı bozmuştu.
Yargıtay, Servet Kırna hakkında ise görevi bırakma süresi göz önüne alındığında hakkındaki suçlamanın zaman aşımına uğratılarak düşmesi gerektiğine hükmederek, dosyayı Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2019’daki kararında Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz’ü “ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma” suçundan birer yıl hapis cezasına çarptırarak, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarını dikkate alarak cezalarının onar aya düşürülmesine karar vermişti.
Mahkeme, sanıklar Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal’a “görevi kötüye kullanma” suçundan ikişer yıl hapis cezası vererek, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarından dolayı cezalarını birer yıl sekizer aya indirmişti.
Şevket Yıldırım, Hatice Küçükakyüz, Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal’ın cezalarının 2 yıldan az süreli hapis cezaları olmalarını dikkate alan mahkeme, sanıkların daha önceden kasıtlı bir suçla mahkum edilmemiş olması, kişilik özellikleri itibarıyla yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması, basit bir araştırma ile tespit edilebilecek somut ve ölçülebilir zararın meydana gelmemesi sebebiyle cezalar yönünden hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını kararlaştırmıştı.
– Anayasa Mahkemesinin kararı
Müşteki avukatları, olay nedeniyle başlatılan ceza soruşturmasında bir kamu görevlisi hakkında zamanaşımından düşme, diğer bazı kamu görevlileri hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin 14 Şubat 2018’de Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna ve başvuruculara 1 milyon 200 bin lira manevi tazminatın ödenmesine karar vererek, yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğini Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.